Rekabet Kurumu soruşturmalarının uzun dönemli trendleri bize ne anlatıyor?

Sayfanın sonundaki bağlantıdan PDF olarak indirebilirsiniz.

English

Rekabet Kurumu soruşturmalarına ilişkin uzun dönemli trendlerden öğrenebileceğimiz çok şey var.

Rekabet Kurumu’nun (“RK”) 25 inci yılını geride bıraktık. RK’nun piyasalara müdahalesinin en önemli aracı olarak görülen soruşturmalara ilişkin veriler, ilginç bazı trendleri içlerinde barındırıyor. Bu trendleri daha iyi görebilmek için, karar istatistiklerinden derlediğimiz verileri başkanlara göre bölümlere ayırdık. Sonuçlanan soruşturma sayısı, bu soruşturmaların ceza ile sonuçlanma oranı ve dolar cinsinden verilen para cezası miktarı gibi Rekabet Kurumu soruşturmalarına ilişkin parametrelerin uzun dönemde gösterdiği seyir üzerinden bir analiz yaptık.

İlk gözlemimiz, RK’nun ilk on yılında soruşturma sayılarının sürekli olarak artarken, sonraki sekiz yılında azalma eğilimine girdiği, 2016 ve sonrasında ise eski trendine geri döndüğüdür. 2007-2015 arasındaki dönemde RK’nun kamuyu kendi misyonu ile ilgili olarak bilgilendirmeye, kurumsal alt yapısını sağlamlaştırmaya ve rekabet savunuculuğuna odaklandığı söylenebilir. Bunun sonucu olarak, soruşturma açarak şirket davranışlarına doğrudan müdahale etmenin arka plana atıldığını görüyoruz.

Şekil 1: Başkanlara göre sonuçlanan soruşturma sayısı

Yıllık ortalama soruşturma sayısı 2016 sonrası dönemde, 2008-2015 arası döneme göre ikiye katlanarak 20’ye ulaştı. 2021’de 36 soruşturmayı sonuçlandıran RK, geçen seneyi 27 soruşturma ile tamamladı.[1]

İkinci gözlemimiz, soruşturmaların ceza ile sonuçlanma oranının 2015 yılında sıfır ile dip yaptığı, sonraki yıllarda da önceki dönemlere göre düşük seyrettiğidir. Geçen yıl soruşturmaların %78 oranında ceza ile sonuçlanması, bu düşüş eğiliminin kırıldığı anlamına gelebilir.

Şekil 2: Soruşturmaların ceza ile sonuçlanma oranı

Üçüncü gözlemimiz, RK’nın verdiği rekabet cezalarının uzun dönemde aslında yükseliş eğiliminde olduğu, ancak Türk lirasındaki değer kaybına yenik düştüğüdür.[2] Verdiği cezaları, o yılın ortalama kurundan ABD dolarına çevirerek baktığımız uzun vadeli resimden çıkartılabilecek tek anlamlı sonuç bu olur herhalde. Zira, hem ABD dolarının da 25 yıl gibi uzun bir dönemde değer kaybetmesinden, hem de ekonomideki ve dolayısıyla şirketlerin cirolarındaki büyümeyi dikkate almamızdan kaynaklanan nedenlerle, Şekil 3’e yansıyan trendler yanıltıcı olabilmektedir.

Şekil 3: Rekabet cezaları (yıllık, milyon ABD doları)

Yine de başkanlara göre alt dönemlere ayırarak bakarsak,

  1. 2008-2015 döneminde, az sayıda ancak yüksek cirolu şirketlere yönelik gerçekleştirilen soruşturma sonucunda yüksek ceza rakamları ortaya çıkmıştır. Bu dönemde Türk lirasının ABD dolarına karşı değerli seyretmesi, dolar cinsinden cezaların yüksek görülmesinin ikinci bir nedenidir.
  2. 2016-2020 döneminde, Türk lirasındaki değer kaybının dolar cinsinden cezaları küçültmesine rağmen, cezalarda kalıcı bir artış gerçekleşmiştir.
  3. 2020’den bu yana yıllık ceza tutarının, Türk lirasındaki büyük değer kaybına rağmen artık daha yüksek bir patikaya oturduğu görülmektedir.

Sonuç

RK, yirmi beşinci yılında hem çok sayıda soruşturma ile şirketlerin piyasadaki davranışlarına müdahale eden, bunları yüksek para cezaları ile sonuçlandıran bir rekabet otoritesi haline gelmiştir. Şirketlerin haklarında açılan bir soruşturma sonucunda ceza alma olasılıkları geçen yıl %78 gibi yüksek bir orana çıkmıştır. Bu üç parametredeki artışın, RK’nun şirketler üzerindeki caydırıcılığını çok yükselttiği ve rekabete uyum çabalarını arttırdığı ortadadır.


[1] Analizlerimizde yargı kararı üzerine yeniden verilen soruşturmalara yer vermedik. O nedenle RK’nun istatistikleri ile farklılıklar içermektedir.

[2] Analizde yalnızca RK’nun 4054 sayılı Rekabet Kanunu’nun 16/3 sayılı maddesi uyarınca esastan verdiği cezaları hesaba kattık, usul cezalarını dikkate almadık.

Aşağıdaki bağlantıdan PDF olarak indirebilirsiniz:


Scroll to Top