Giriş
Dijital platformların ekonomideki rolü giderek büyürken, bu pazarlarda rekabetin korunması için yeni düzenlemeler getirilmesi kaçınılmaz hale gelmiştir. Avrupa Birliği’nin Dijital Piyasalar Yasası (DMA) ve Türkiye’nin taslak dijital pazar düzenlemesi, dijital ekonomideki güç dengesizliklerini düzeltmeyi amaçlayan önemli girişimlerdir. Özellikle yarışılabilirlik (contestability) ve adillik/adalet (fairness) kavramları, büyük dijital platformların piyasadaki hakimiyetini kırmaya yönelik yeni rekabet politikalarının merkezinde yer almaktadır.
Cremer vd.’nin (2023) çalışmaları, bu kavramların DMA bağlamında nasıl ele alındığını ve dijital rekabet analizindeki önemini detaylı bir şekilde incelemektedir. Buna ek olarak, Hoffmann’ın (2023) makalesi adalet kavramının hukuki boyutunu daha derinlemesine ele almakta ve bu kavramın dijital pazarlar üzerindeki uzun vadeli etkilerini tartışmaktadır. Tombal (2022) ise Avrupa Birliği, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri’nde bu iki kavramın düzenleyici yaklaşımlar içerisindeki konumunu karşılaştırmalı olarak incelemektedir.
Bu blog yazısında, söz konusu makalelerden yola çıkarak yarışılabilirlik ve adillik kavramlarının rekabet hukukundaki yeri, dijital platformlara yönelik düzenlemelerde nasıl bir rol oynadığı ve bu kavramların hukuki dayanakları üzerinde durulacaktır.
Yarışılabilirlik (Contestability) ve Dijital Platformlar
Yarışılabilirlik, bir pazarın yeni girişimcilere ne kadar açık olduğunu ve mevcut firmaların rekabetçi baskıya ne ölçüde maruz kaldığını ifade eder. Dijital platformlar söz konusu olduğunda, yarışılabilirliğin önünde bir kaç engel bulunmaktadır:
- Ağ Etkileri: Büyük teknoloji şirketleri, geniş kullanıcı tabanlarına sahip oldukları için daha fazla kullanıcı çekme konusunda avantajlıdır. Bu durum, yeni rakiplerin pazara girmesini zorlaştırır.
- Veri Birikimi: Dijital platformlar, kullanıcı verilerini toplama ve işleme konusunda büyük avantajlara sahiptir. Veriye erişim eksikliği, yeni girişimcilerin rekabet gücünü azaltabilir.
- Ekosistem Bağımlılığı: Google, Apple ve Amazon gibi şirketler, farklı hizmetleri kendi ekosistemleri içinde entegre ederek kullanıcıları kendilerine bağımlı hale getirebilir. Bu durum, rakiplerin müşteri çekmesini zorlaştırır.
DMA yarışılabilirliği mümkün olduğunca artırmak için çeşitli düzenlemeler getirmektedir. Örneğin, büyük platformların kendi hizmetlerini avantajlı konuma getirmemesi (self-preferencing yasağı) ve veri paylaşım yükümlülüğü getirilmesi gibi kurallar, piyasaya girişin önündeki engelleri kaldırmayı amaçlamaktadır. Hoffmann’a göre, yarışılabilirliğin sağlanması için yalnızca düzenleyici tedbirler değil, aynı zamanda dijital pazarların dinamik doğasına uygun esnek denetim mekanizmaları da gereklidir.
Adillik/Adalet (Fairness) ve Rekabet Hukuku
Adillik, geleneksel rekabet hukukunda daha az vurgulanan ancak dijital pazar düzenlemelerinde giderek daha önemli hale gelen bir kavramdır. DMA’nın adillik yaklaşımı üç temel boyutta ele alınmaktadır:
- Pazar Fırsatlarına Erişim: Küçük firmaların ve girişimcilerin, büyük teknoloji şirketleri tarafından engellenmeden rekabet edebilmesi gerekir. Örneğin, uygulama mağazalarındaki yüksek komisyon oranları, küçük geliştiriciler için adil olmayan bir rekabet ortamı yaratmaktadır.
- Ayrımcılık Yapmama İlkesi: Büyük platformlar, kendi hizmetlerini rakiplerine kıyasla avantajlı hale getirdiğinde, rekabet adil bir şekilde işlemez. AB’nin DMA düzenlemesi, büyük platformların kendi ürünlerini algoritmalar aracılığıyla öne çıkarmasını yasaklamaktadır.
- Değerin Adil Dağılımı: Dijital platformlar, içerik üreticiler ve tüketiciler arasında ekonomik değer yaratmaktadır. Ancak, platformların tek taraflı sözleşme şartları dayatması ve orantısız kazanç sağlaması, adillik açısından tartışmalı bir konu olmaya devam etmektedir.
Yarışılabilirlik ve Adillik: Karşılaştırmalı Bir Değerlendirme
Yarışılabilirlik ve adillik kavramları zaman zaman birbiriyle örtüşse de aslında farklı işlevlere sahiptir:
- Yarışılabilirlik, pazara yeni oyuncuların giriş yapabilmesini ve mevcut firmaların rekabetçi baskı altında kalmasını sağlamakla ilgilidir.
- Adillik, piyasadaki aktörlerin eşit koşullarda faaliyet göstermesini ve büyük platformların aşırı güç elde etmesini engellemeyi amaçlar.
DMA’nın temel hedeflerinden biri, yarışılabilirliği artırarak rekabeti teşvik etmek, aynı zamanda büyük platformların rakipleri üzerinde aşırı kontrol sahibi olmasını önleyerek adilliği sağlamaktır¹. Hoffmann’ın çalışması, bu iki kavramın dijital pazarlardaki düzenlemelerde birlikte ele alınması gerektiğini savunmaktadır.
Türkiye’nin Taslak Dijital Pazarlar Düzenlemesi
Türkiye’de de rekabet hukuku çerçevesinde dijital pazarları düzenlemeye yönelik yeni adımlar atılmaktadır. Rekabet Kurumu’nun taslak düzenlemesi, DMA’ya benzer şekilde büyük teknoloji firmalarına yönelik kurallar içermektedir. Taslak düzenleme ile 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 1. maddesine “temel platform hizmetlerinde adil ve yarışılabilir piyasa yapısının tesis edilmesini ve korunmasını” ibaresi eklenmektedir. Taslak düzenlemenin diğer maddelerinde de yarışılabilir ve adil bir piyasa yapısına sürekli bir vurgu bulunmaktadır. Yarışılabilir ve adil bir piyasa yapısının tesisine yönelik olarak taslak düzenlemenin öne çıkan temel bileşenlerini şu şekilde genelleştirmek mümkündür:
- Piyasada baskın olan platformların kendi hizmetlerini önceliklendirmesi yasaklanacak.
- Kullanıcı verilerinin paylaşımı zorunlu hale gelecek.
- Pazara girişin kolaylaştırılması için belirli rekabetçi önlemler alınacak.
Diğer yandan AB ve dünyadaki uygulamalara paralel bir şekilde ilerleyen Türkiye’deki düzenleme önerilerinde ülkemize özgü pazar yapılarının dikkate alınması da gerekmektedir. Bu bağlamda, düzenlemeler yapılırken, Hoffmann’ın da genel olarak vurguladığı üzere, düzenleyici çerçevelerin yerel pazar dinamiklerini göz önünde bulundurması ve küresel düzenlemelerle uyumlu, esnek mekanizmalar geliştirmesi kritik öneme sahiptir. Kanımızca tutarlı bir şekilde uygulama alanı bulduğunda yarışılabilirlik ve adillik kriterleri yeterli esnekliği sağlayacaktır.
Sonuç
Yarışılabilirlik ve adillik, dijital platformların rekabeti bozucu etkilerine karşı önemli koruyucu ilkeler olarak öne çıkmaktadır. DMA ve benzeri düzenlemeler, dijital pazarların daha açık, adil ve yenilikçi hale gelmesini sağlayarak tüketicilerin ve küçük girişimcilerin lehine olacak şekilde rekabetin korunmasına katkıda bulunmaktadır.
Önümüzdeki dönemde, yarışılabilirlik ve adillik odaklı düzenlemelerin piyasada nasıl bir etki yaratacağı ve büyük teknoloji firmalarının bu düzenlemelere nasıl uyum sağlayacağı yakından takip edilmesi gereken konular arasında yer almaktadır.
Kaynakça
1. Cremer J. et. al. (2023), “Fairness and Contestability in the Digital Markets Act”, Yale Journal on Regulation, Vol. 40, 973-1012.
2. Hoffmann, L. J. (2023), “Fairness in the Digital Markets Act”, European Papers, Vol. 8, No: 1, 17-23.
3. Tombal, T. (2022), “Ensuring Contestability and Fairness in Digital Markets through Regulation: A Comparative Analysis of the EU, UK and US Approaches”, European Competition Journal, Vol. 18: 3, 468-500.