Dijital Piyasalar Yasası’nın (DMA) başarı şansı ne?

DMA ile öngörülen düzenleme çerçevesinin başarısız olması, Avrupa’nın teknoloji yarışından iyiden iyiye düşmesi anlamına gelir. Peki DMA’in başarılı olup olamayacağı nelere bağlı?

Avrupa Birliği’nin dijital piyasaları, yani Google, Amazon, Meta, ByteDance gibi dijital devlerin hareketlerini düzenlediği Digital Markets Act (DMA) hakkında yazmaya devam… DMA’e giriş niteliğindeki yazımızda belirttiğimiz gibi, “Bize ne Avrupa’daki dijital piyasalar yasasından?” deyip arkamızı dönmek mümkün değil. Yasanın davranışlarını düzenlediği ve eşik bekçisi (gatekeeper) olarak adlandırılan dijital platformlar, son dönemde, özellikle de pandemiden beri dünyanın en büyük ve en dinamik şirketleri. Şu anki eşik bekçisi 6 platformun (Microsoft, Apple, Amazon, Google, Meta ve ByteDance) piyasa değerlerinin toplamı bugün itibariyle yaklaşık 10 Trilyon ABD Doları ediyor. Buna karşın, Avrupa Birliği’ne üye 27 ülkenin borsalarında işlem gören 5.875 halka açık şirketin piyasa değeri 8 trilyon dolardan biraz fazla. Dijital dediğimiz de bir sektörü değil, neredeyse bütün tüketici ürünlerinin ve birçok hizmetin sağlandığı, yapay zeka dahil olmak üzere toplum yaşamını derinden sarsan bütün yeniliklerin çıktığı mecraları betimliyor.

Bizde de benzer bir düzenleme gündemde olduğu için Avrupa’da olan biteni yakından izlemekte yarar var. Bu yazıda DMA’in ekonomideki hangi grupları nasıl etkilediğini ve düzenlemenin her bir grup bağlamında, adil rekabeti sağlama, tüketicilerin tercih hakkını ve şeffaflığı arttırma gibi hedeflerine ulaşma şansını masaya yatıralım, istedim.

ChatGpt kaynaklı garip tasarımlar artık hayatın bir gerçeği!

Platformların Amerikalı olması DMA’i Amerikan karşıtı hareket yapar mı?

Eşik bekçisi olarak ilan edilsin ya da edilmesin, dijital platformların DMA’den en çok etkilenen grup olduğu net. Halihazırda eşik bekçisi olarak ilan edilen ve hareketleri sınırlandırılan platformların hiçbiri Avrupa kökenli değil: Altı şirketin en büyük beşi Amerikalı. Peki bu durum “Önce Amerika” diyen Amerikalılara ne hissettiriyor? Cumhuriyetçi Parti Senatörü Ted Cruz, Federal Ticaret Komisyonu (FTC) Başkanı Lina Khan’ı, “bu Amerikan karşıtı yasanın” yasalaşması aşamasında Avrupa Birliği’ne uzman yollayarak yardım etmekle suçlamıştı. Senatör Cruz, Ocak ayında Donald Trump’ın başkanlık adaylığını destekleyen ekipten. İzninizle bir kehanette bulunacağım: ABD’de Kasım ayında yapılacak seçimler sonucunda gerçekleşecek olası bir dış dünyaya kapanma hareketinin ilk hedeflerinden biri DMA olacak. Dolayısıyla, DMA’in başarısı biraz da bu “Amerikan karşıtı yasa” algısını yönetebilmesine bağlı. 

Bu arada, söylemeden geçmeyelim, Hollanda merkezli Booking.com, 1 Mart’ta kendisinin de eşikleri aştığı değerlendirmesini yaparak AB Komisyonu’na başvurdu. Komisyon’un 45 gün içinde Booking.com’un eşik bekçisi olarak ilan edilip edilmeyeceğine karar vermesi gerekiyor. (Eşikleri geçen her platformun eşik bekçisi olarak ilan edilmesi gerekmiyor. Bu konuya ilişkin Dr. Murat Çetinkaya ile birlikte yazdığımız bir yazıyı önümüzdeki haftalarda yayımlayacağız.) Yani, yukarıda yazdığım algı yönetimi işi, ilk sınavını bu günlerde verecek.

Sahipsiz yurttaşlar, güçlü şirketlere karşı

Akıllı telefonla emeklilik başvurusu yapma düzeyine henüz gelinmediyse de -EYT sayesinde bunun bizde mümkün olduğunu gördüm- Avrupa’da da bireylerin yaşamı dijital platformların iş modellerine gitgide daha fazla gömülüyor. DMA ile yurttaşların gerek platform içinde gerek platformlar arası geçişlerde tercih şansının; verileri üzerindeki haklarının; bunları başka platformlara, yazılım uygulamalarına taşıma imkanının artacağı öne sürülüyor. 

“Öne sürülüyor” diyorum, zira regülasyonların amaçladıkları ile sonuçları her zaman aynı olmayabiliyor. Özellikle de bir çıkar grubunun değil de “yurttaşlar”, “bireyler”, “kullanıcılar” gibi olabilecek en genel bir kategorinin faydasından bahsediyorsak. Bu genel kategorilerin refahını koruyacak olan kamu otoritesi, bazen düzenlemeleri yapıyor, yasaları çıkarıyor ancak iş uygulamaya gelince eleman yetersizliği, iş yoğunluğu, kıt kaynakların etkin kullanımı gibi argümanları öne sürerek aynı cevvalliği pratikte ortaya koyamayabiliyor. Kuralların etrafından nasıl dolanılacağının, uyum sağlıyor görünüp de bildiğini okumanın yollarını bulacak uzmanlar ordusu besleyen şirketler karşısında aciz kalabiliyorlar. Böyle acizlikler, yurttaşların sisteme olan inancının kaybolmasında ve dünyanın sonu görülemez bir tünele girmesinde önemli rol oynuyor.

Umut ticari kullanıcılarda

Şimdi son gruba gelelim.  Ticari kullanıcıların, yani müşterileri ile dijital platformlar aracılığıyla temas eden işletmelerin, en az platformlar kadar derinden etkilenmesini bekleyebiliriz. Ancak platformlarla aralarındaki güç dengesinde yasa sayesinde bir değişiklik olup olmayacağını, önce kendilerinin farkındalık ve vizyonerlik düzeyi belirleyecek. 

Platformlarla iş yapan çoğu büyük şirketin, DMA’e hazırlanmış olduklarını söyleyebilirim. Örneğin, geçen ay katıldığım bir panelde, Almanya’nın en önemli yayıncılık grubunun hukuk biriminden bir uzman, DMA sonrası hayata ilişkin stratejilerini oldukça yetkin bir biçimde aktardı. Buna karşın, yine aynı etkinlikte başka bir şirketin hukuk müşaviri, Spotify gibi, Epic Games gibi büyük oyuncuların kendilerini kurtarıp, eşik bekçileri karşısında pazarlık gücü olmayan KOBİ’lerin (bu sözcüğü kullanmayalı bir on beş yıl olmuştu sanırım) kaderlerinin çok değişmeyeceği endişesini paylaştı.

Sonuç

DMA ölçeğinde dev bir düzenlemenin ne şekilde sonuçlar vereceğini önceden tahmin edemeyiz. Etki etmeye çalıştığı oyuncular çok güçlü, sektör ise küresel ekonominin geri kalanını yutabilecek kadar büyük. Ayrıca, düzenleme, şirketlerin ulusal kimliğini gündeme getiriyor ve jeopolitik olarak büyük bir girdaba girmiş bir dünyada Avrupa için rizikoyu artıran bir hamle. Bütün bunlar, AB Komisyonu’nun uygulamayı yasa metninde yazıldığı kadar sıkı tutup tutamayacağı konusunda -en azından benim- kafamda soru işaretleri oluşturuyor. Aklımdaki başka bir soru ile yazımı bitireyim: Türkiye’de böyle bir düzenlemenin yasalaşmasının getirisi – götürüsü ne olur?

Scroll to Top